27 Ocak 2014 Pazartesi

Tutunamayanlar

Aylar önce D&R'da dolaşırken Tutunamayanlar'ı gördüm. O kadar popüler olmasına rağmen kitaba dair bildiğim tek şey Olric idi. Ama Edebiyatı'mızda önemli bir yeri vardı ve bir Dostoyevski benim için ne kadar önemli ve okunması gerekense Oğuz Atay da öyleydi. O tarihte kitapların internette indirimli satıldığından da bihaber liste fiyatıyla aldım kitabı :) Ah saftirik Mehtap. Gel zaman git zaman Tutunamayanlar kitaplıkta alıp alıp yığdığım, okmayı sürekli ertelediğim kitaplarımın arasına katıldı. Öylece duruyordu, gel beni oku diyordu demesine ama 700 küsür sayfa aylarca okusam bitiremem ki ben bunu nasıl yapsak diye düşüne düşüne günümüze kadar geldim. Bu arada 2013 Ekim ayında dönüp de şöyle bir geriye baktığımda koca yıl sadece 3-5 kitap okuduğumu farkedince içim burkuldu. Koca yıl sadece 3-5 kitap ne demek..Hemen kitaplığımı düzenledim ve kitaplarımı listeledim. Okunanlar, okunmayanlar, okunup hiçbişeyi anlaşılmayanlar, okunup unutulanlar, okunmamacasına satın alınmış olanlar vs 
Ekim'den bu yana 29 kitap okumuşum. Harika :)
E böyle motive olmuşken Tutunamayanlar'a başlamanın vakti geldi dedim..
Şu bir gerçek ki Tutunamayanlar hem okuması, hem sindirmesi zor bir kitap. Yeri geliyo sayfalarca destan mahiyetinde şarkılar okuyosunuz, yeri geliyo noktasız, virgülsüz koca bir bölüm, yüklemi öznesine karışıyor, söyleyeni söylenene gark oluyor. Yeri geliyo içinde tiyatro oynanıyor. İnanılmaz.
Zaten iki gün okuyorsam 1 gün ara verdim. Düşündüklerimi, kafamdan geçenleri duymaya başladım.
Karakterler esasında sıradan insanlar ama azımsanmayacak bir iç dünya analizi mevcut.






8 Ocak 2014 Çarşamba

Aynı Yıldızın Altında


Ben pek duygu yüklü kitaplar okumam aslında, duygusuz piskopat bi insan oldğumdan değil :) Duygularımı fazla yüzeye çıkardıkları için..
Bu yılki Tüyap kitap fuarından almıştım, içeriği hakkında hiç bir fikrim yoktu ama kitabın adından tahmin etmek zor olmadı.
Pegasus gerçekten mahvetti beni.
Aynı Yıldızın Altında kanser hastası iki gencin kısa ama olağanüstü güzel aşk hikayesini anlatıyor.
Hazel oksijen tüpsüz yaşayamayan, öleceğini bilen, ölümünün etrafındaki insanları çok üzeceği için yaşama sıkı sıkı tutunan umutsuz bir kız, Augustus da bir çeşit kemik kanserine tek bacağına kurban vermiş, hayat dolu, acılarını gizleyerek zekası ve esprileriyle etrafına neşe saçan yakışıklı bir genç.
Destek grubunda tanışıyorlar ve böyle başlıyor hikayeleri.
1 günde bitirdim. :) Sağlığım için hep şükrederdim, yine şükrettim, hatta aldığım her nefes için..
Dialoglar muhteşem, günümüze çok uygun. Bilirsiniz kitaplarla gereğinden fazla kelime kullanılarak cümleler kurulur, edebi değeri yüksek şeyler yapılmaya çalışılır. John böyle bir kaygı yaşamamış anlaşılan, çünkü burada aslında önemli olan hayatlarımız.
Kitap çok güzel, mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Bu Haziran'da da filmi yayınlanıyor.
Cast belli olmuş. Kıza bir lafım yok da Ansel gibi bir çocuğu nasıl uygun gördüler role anlamadım.
Gözleri mavi bile değil :) Sizce de Joshua çok daha uygun değil miydi, hani tam hayal ettiğimiz gibi kitabı okurken.. Neyse..

Şu dialoğu anlamayan insanlar var ya şu anda, herkes bilsin istiyor insan..

-Okey?

-Okey.

Dünyaya unutulmamak üzere iz bırakmak değil, sevdiklerimizin hatırında kalabilmek çok daha değerli..